ماڵه‌وه‌ > Comment, PhotoStory > دایکانی شەممە: هەرگیز واز ناهێنین/ هەرگیز نابەخشین/ ٤٠٠ هەفتە چالاکی بێ بڕانەوە

دایکانی شەممە: هەرگیز واز ناهێنین/ هەرگیز نابەخشین/ ٤٠٠ هەفتە چالاکی بێ بڕانەوە

24 تشرینی دووه‌م 2012 لێدوانێک بنووسە Go to comments

٤٠٠  هەفتەیە، کە گرووپێک دایکی داغدار، نیوەڕۆی هەموو رۆژانی شەممە، لە مەیدانی گاڵاتاسڕای ئیستانبووڵ کۆدەبنەوە و داوای وەدیهاتنی چارەنووسی کەسوکارە بێسەروشوێنکراوەکانیان یا دۆزینەوە و دادگاییکردنی بکوژانی رۆڵەکانیان دەکەن. دایکانی شەممە، ئەمڕۆش، وەک ٣٩٩ شەممەکەی رابردوو، وێنەی ئازیزانیان بەدەستەوە گرت و لە هەمان شوێن کۆبوونەوە و دروشمی “هەرگیز واز ناهێنین” و “هەرگیز نابەخشین”یان سەردا.

رۆژی شەممە، ٢٧ی مەی ساڵی ١٩٩٥، پاش کوژرانی چالاکێکی سیاسی بە ناوی “حەسەن ئۆجاک”، گرووپێک لە دایکان، لە مەیدانی گاڵاتاسرای ئیستانبووڵ کۆبوونەوە و داوای دۆزینەوەی بکوژ/بکوژانی رۆڵەکانیان کرد. کۆبوونەوەی شەممانەی ئەو دایکانە، ١٧ ساڵە بەردەوامە.

خوشکی یەکێک لە قوربانیان، پاش نزیک بە دوو دەیە، هاوار دەکات: لەو ماوەیەدا، ١٠ حکوومەت، ٦ سەرۆک وەزیر، ١٦ وەزیری داد گۆڕان، بەڵام بکوژی کوڕی من هەر نەدۆزرایەوە. بکوژ هیچ، تەنانەت ئێسک و پروسک یا مەزاری براکەشم نەدۆزراوەتەوە.

دایکانی شەممە دەڵێن کە یەخەی دەوڵەت و بکوژان بەرنادەن و تەنانەت ئەگەر دەیان ساڵی تریش پێویست بکات، بە هەمان پێداگری و وزەی کە رۆژی یەکەم هەیانبووە، درێژە بە چالاکییەکەیان دەدەن.

دەڵێن کە دەوڵەت دەیهەوێ ئازیزانمان لەبیر ببەینەوە بەڵام دڵنیا بن کە ئێمە هەر لێرەین و مەیدانیان بۆ چۆل ناکەین.
دەڵێن کە دەزانین بکوژان لە لایەن دەوڵەتەوە دەناسرێن و دەپارێزرێن.
دەڵێن کە تەنیا دادپەروەریمان دەوێ و
دەڵێن هەرگیز ئەو جەنایەتانە لەبیرناکەن و هەرگیز بکوژی رۆڵەکانیان نابەخشن

دەگووترێ کە چەتەکانی سەر بە دەوڵەوت و بە تایبەت ئیستخباراتی ژاندرمەی تورکیا، دەستی لەو جەنایەتانەوە گلاوە و سەرەرای ئەوەی کە لەم ساڵانەی دواییدا، بەشێک لە دامەزرێنەرانی ژیتەم لە چوارچێوەی دۆزی ئەرگەنەکۆندا قۆڵبەست و زیندانی کراون بەڵام هێستا چارەنووسی هەزاران هەزار کوژراو و بێسەروشوێنکراو دیار نییە، دەوڵەت بەرپرسیارێتی ناگرێتە ئەستۆ، داوای لێبوردن ناکا، بنەماڵەکان قەرەبوو ناکاتەوە و هەژێنەرتر لە هەمووی ئەوانە، شوێنی مەزاری قوربانیان و چارەنووسی بێسەروشوێنکراوەکانیش ئاشکرا ناکات.

زۆربەی قوربانیان، چالاکانی سیاسی و مەدەنی، رۆژنامەنووس، خاوەن سەرمایە و کەسایەتی کورد و چەپی تورکن کە لە نەوەتەکانەوە بەملاوە کوژراون یا بێ سەر و شوێنکراون.

:هاوپۆله‌کانComment, PhotoStory
  1. : رۆژپڕێس/ Rojpress
    24 تشرینی دووه‌م 2012 له‌ 18:12

    400. haftada binlerce kişi annelere eşlik etti
    ANF13:50 / 24 Kasım 2012
    İstanbul – Cumartesi Anneleri’ne 400. haftada binlerce kişi eşlik etti. İlk günkü gibi kararlı ve acılı olan aileler, yakınlarını kaybeden devlete seslendi: “Asla vazgeçmeyeceğiz, asla affetmeyeceğiz.”

    Hasan Ocak’ın 21 Mart 1995 tarihinde kaçırılarak işkenceyle öldürülmesinin ardından başlatılan Cumartesi eyleminin bugün 400. haftası. Ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ve karanfilleriyle saat 12.00’de Galatasaray’da buluşan kayıp yakınlarına, binlerce kişi eşlik etti. İlk günkü gibi kararlı ve acılı olan aileler, yakınlarını kaybeden devlete seslendi: “Asla vazgeçmeyeceğiz, asla affetmeyeceğiz.”

    Bugünkü eyleme BDP Milletvekilleri Pervin Buldan, Sebahat Tuncel, Sırrı Sakık, Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, Toplumsal Bellek Platformu’ndan Zeynep Altıok ve Canan Kaftancıoğlu da katıldı.

    ‘ADALET, VİCDAN VE AHLAK İÇİN’

    Eylemde ilk olarak söz alan Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, kardeşinin kaybedilmesinden bu yana 10 hükümet, 6 başbakan, 16 adalet bakanının değiştiğini hatırlattı, “Ancak, hala kardeşimin mezarı yok” dedi. Devletin, kardeşini işkenceyle öldürdüğünü kabul ettiğini belirten Kırbayır, “Bize mezar yerini açıklayın” çağrısını yaptı. Kırbayır, adalet, vicdan ve ahlak mücadelesini sürdüreceklerinin altını çizdi.

    ‘AYNI KARARLILIKLA KATİLLERİN PEŞİNDEYİZ’

    Gazeteci Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe, “Aynı kararlılıkla katillerin peşindeyiz” dedi. Başbakan Erdoğan’a seslenen Tepe, “Çocuklarımızın katillerini bulun, kemiklerini verin” diye konuştu.

    ‘SİZ MERAK ETMEYİN, BİZ BURADAYIZ’

    Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, Baba Ocak ve Hasan Ocak’ı anarak konuşmasına başladı, “Siz merak etmeyin, biz buradayız. Adaletini buluncaya kadar buradan ayrılmayacağız” dedi.

    Kazım Alpsoy’un eşi Erdoğan Alpsoy, eşinin kaçırılmasının ardından yaptıkları tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını hatırlatarak, “Hem eşimin, hem de tüm kayıplarımızın bulunması için bu meydanı terk etmeyeceğiz” diye kararlılığını belirtti.

    Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun, kaybedenlere, “Elinizi vicdanınıza koyun” çağrısını yaptı. Tosun da, “Adaleti aramaya devam edeceğiz, peşlerindeyiz” dedi.

    ‘8 AYDIR DNA TESTİNİN SONUÇLANMASINI BEKLİYORUZ’

    Seyhan Doğan’ın kardeşi Hazni Doğan, anne ve babasının kardeşinin mezarına sarılamadan hayata veda ettiğini hatırlatarak, şöyle konuştu: “Geçtiğimiz Şubat ayında kendi ellerimizle yaptığımız aramada, 11 kişiye ait kemikler bulduk. Öyle bir vahşetti ki, öldürmekle kalmamışlar, yakmışlar, sonra da bir kuyuya atıp üzerine beton dökmüşler. Şimdi yeni bir işkence yaşıyoruz. 8 aydır DNA testinin sonuçlanmasını bekliyoruz.”

    ‘LİSTENİN BAŞINDA BAŞBAKAN VAR’

    Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, kaybedenler listesinin başına Başbakan Erdoğan’ı da eklediğini belirterek, “Bu nedenle Başbakan’dan bir beklentim yok. Ben halklara, namuslu, vicdanlı insanlara, demokratik kurumlara, siyasi partilere sesleniyorum. Bu işin peşini bırakmayalım. Katilleri ancak halk yargılayacaktır” diye konuştu.

    Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl de, kardeşinin 31 yıl 7 aydır kayıp olduğunu hatırlatarak, 12 Eylül yargılamasını tiyatroya benzetti.

    ‘ARTIK KEMİKLERİMİZİN PEŞİNDEYİZ’

    Rıdvan Karakoç’un ağabeyi Hasan Karakoç, sessiz kalmanın, suç ortaklığı olduğunu söyledi, “Farkında mısın, kaybettiklerimizin canlı bedenleri için değil, artık kemikleri için buradayız. Bu kemiklere ne yaptınız? Bunu öğrenmek istiyoruz. Yakınlarımızdan kalan birkaç parça kemiğin peşindeyiz. Bu acıyı anlayabiliyor musunuz?” diye sordu.

    Vejdin Avcıl’ın ağabeyi Behçet Avcıl da, kardeşinin kemiklerini toplu mezardan çıkarttıkları, DNA testi ile kimliğinin belirlendiğini ancak hala cenazenin teslim edilmediğini anlattı, “Cenazemizi verin” dedi.

    ‘MEZARLARIMIZ BU TOPRAKLARIN HER YERİNE DAĞILDI’

    Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, anadilinde yaptığı konuşmada, kayıpları buluncaya kadar Galatasaray’da oturmaya devam edeceklerini söyledi, “Biz mezarımızı bulduk ancak mezarlarımız bu toprakların her yerine dağıldı. Bütün mezarlarımızı buluncaya kadar vazgeçmeyeceğiz. Hepiniz benim Hasan’ımsınız. Sağolun” diye konuştu.

    Hayrettin Eren’in ağabeyi Faruk Eren, kardeşinin 20 Kasım 1980 tarihinde kaybedildiğini hatırlattı, “32 yıl önce bugün kardeşim, bu günlerde Gayrettepe’de idealleri için direniyordu” dedi. Hasan Ocak’ın kaybedilmesinin bir milat olduğunu vurgulayan Eren, “Hesap soruncaya kadar vazgeçmeyiz” dedi.

    ‘O KARANFİLLERİ KOYACAK MEZARLARI BULMALIYIZ’

    Öldürülen işadamı Savaş Buldan’ın eşi Pervin Buldan da, “Ailelerimizin karanfilleri ellerinde kalmamalı. O karanfilleri koyacak mezarlarımızı bulmalıyız” diye konuştu.

    ‘UNUTTURMAK İSTİYORLAR’

    Konuşmaların ardından İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamayı Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak yaptı. “Asla vazgeçmeyeceği, asla affetmeyeceğiz” diyerek açıklamaya başlayan Ocak, devletin kayıpları unutturmak için sistematik bir çaba içinde olduğunu belirtti, “Kaybettiğimiz sevdiklerimiz bilinmesin, duyulmasın, unutulsun istiyor. Bu çaba, bu istek yönetenler değişse de değişmiyor. Kayıplarımızı ve onları kaybedenleri geçmişte bırakmamızı istiyorlar. Sarılmayan yaraların, tutulmayan yasaların, geçmişi bugüne taşıdığını bilmiyorlar” dedi.

    ‘MUKTEDİRLERİN GÜCÜNE BOYUN EĞMEYİN’

    400 haftadır devleti yönetenlere seslendiklerini hatırlatan Ocak, şöyle konuştu: “Kayıplarımızın akıbetlerini açıklayın, faillerini yargılayın. Yalnız yönetenlere değil, 400 haftadır bu meydandan siyasetçilere, savcılara, basın mensuplarına, akademi dünyasına da sesleniyoruz: muktedirlerin gücüne boyun eğmeyin.”

    Maside Ocak, topluma da seslendi, “Susmayın, susarak kaybedenleri cesaretlendirmeyin” dedi.

    HAYRETTİN EREN NASIL KAYBEDİLDİ?

    Cumartesi Anneleri, 400. haftada Hayrettin Eren’in dosyasını açıkladı. 26 yaşındaki Hayrettin Eren, 21 Kasım 1980 tarihinde arkadaşı Ahmet Öztürk ile buluşmaya gittiği Saraçhane’de gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakolu’na götürüldü. Haberi alan ailesi karakola gitti, gözaltı defterinde onun adını gördü. Görevli polisler, Eren’i, Gayrettepe Siyasi Şube’ye gönderdiklerini söyledi. Kullandığı otomobili emniyetin bahçesindeydi ama oğlunu sormak için giden anne Elmas Eren’e, “Gözaltında böyle bir yok” denildi. 8 kişi Eren’in gözaltına alındığına tanık olduğunu açıkladı. Ancak tüm başvurular sonuçsuz kaldı.

    5 Şubat 2011 tarihinde Başbakan’la görüşen Cumartesi Anneleri’nden 85 yaşındaki Elmas Eren, “Senden oğlumun mezarını istiyorum. Tek bir kemiğine bile razıyım” dedi.

    Baba Kemalettin Eren’in ömrü oğlunun akibetini öğrenmeye yetmedi, 24 Ocak 2012 tarihinde bir mezar taşına sahip olamadan, son nefesini ‘Hayrettin’i aramaktan vazgeçmeyin’ diyerek verdi.

    Hayrettin Eren, kaybedildiğinde Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdür muaviniydi. Oğlunu soran Elmas Eren’e, “el kol” işareti yaptı.

    Komisyon adına açıklamayı okuyan Maside Ocak, Eren’in kaybedilmesinden Mehmet Ağar ve görev kağıdında kolayca bulunacak sorgu timi ile 12 Eylül cuntacılarını sorumlu tuttuklarını söyledi.

    Ocak, “Mehmet Ağar’a, cuntacılara gösterilen özeni, onların kaybettiği oğlunu arayan Elmas Eren’den esirgeyen hükümet, kaybedenlerle saf tutmaya devam ediyor. Buradan bir kez daha sesleniyoruz; kayıplarımız bulunmadan ve failler yargılanmadan asla vazgeçmeyeceği, asla affetmeyeceğiz. Kaybedenlerin, işbirlikçilerin peşlerinde olacağız.”

    Cumartesi Anneleri, önümüzdeki hafta 41. haftada yeniden buluşmak üzere eyleme son verdi.

  2. : رۆژپڕێس/ Rojpress
    24 تشرینی دووه‌م 2012 له‌ 18:12

    Cumartesi Anneleri: Bir mezar taşı kaç hafta, kaç anne eder?

    Son güncelleme: 24 KASIM 2012 – TSİ 18:17
    Facebook
    Twitter
    Bu sayfayı arkadaşıma gönder
    Yazıcı için
    Rengin Arslan
    İstanbul

    27 Mayıs 1995’ten bu yana gözaltında kaybolan yakınlarını arama mücadelesine devam eden Cumartesi Anneleri bugün 400. defa Galatasaray Lisesi önünde, oturma eylemi için bir aradaydı.
    Meydanı kaplayan, tramvay yolunu kapatan kalabalık, annelere mücadelelerinde yalnız olmadıklarını hatırlatmak için toplanmıştı.
    İlgili Konular
    İnsan Hakları, Türkiye
    Gençler, öğrenciler, aydınlar, gazeteciler ve milletvekilleri.
    CHP milletvekilleri Melda Onur, Sezgin Tanrıkulu; BDP milletvekilleri Sabahat Tuncel, Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, İstanbul bağımsız milletvekili Levent Tüzel oradaydı.
    Yakınlarını faili meçhul cinayetlerde kaybeden aileler de Galatasaray Lisesi’nin önündeydi.
    Toplumsal Bellek Platformu üyeleri; Metin Göktepe’nin kız kardeşi Meryem Göktepe, Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok, Ümit Kaftancıoğlu ailesinden Canan Kaftancıoğlu ve Zeki Tekiner’in kızı Aylin Tekiner…
    ‘Sadece mezarı olsun’
    Cumartesi Anneleri’nin en yaşlısı Berfo Ana’nın 31 yıldır aradığı Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır’ı seçiyorum kalabalık içinde. Koltuk değneğiyle küçük bir taburenin üzerinde oturuyor.
    Konuşmalar başlıyor. 12 Nisan 1981’de gözaltında kaybolan Nurettin Yedigöl’ün hikâyesini, abisi Muzaffer Yedigöl anlatıyor. “Buradan kimseye seslenmiyorum,” diyor vurgulayarak. “Sadece mezarı olsun istiyorum.”
    Konuşmalar arasında alkışlamak isteyenler oluyor. Bir kişi uyarıyor: “Burada sessiz bir eylem için bir araya geldik. Lütfen alkışlamayın.”
    Emine Ocak
    “Ülkenin her yerinde mezarlarımız var. Biz burada oturmaya devam edeceğiz, sizinle birlikte.”
    1995’ten 2012’ye Galatasaray Lisesi’nin önü
    Kalabalık içinde göremediğim bir adam bir şiir okumaya başlıyor. Sözcükleri açık seçik ama anlamakta zorlanıyorum.
    Annelerin, kardeşlerin, abilerin ellerinde tuttuğu, büyütülmüş vesikalık fotoğrafların altındaki tarihlere bakıyorum. Yakınları için tarihin donduğu güne…
    Vesikalıklar annelerinin kucağında duruyor.
    Anneler vesikalıklar yerine bir mezar taşı istiyor 1995’ten beri ve bugün de.
    400 hafta 17 yıl etmiyor aslında. Bunun nedeni Cumartesi Anneleri’nin Mart 1999’da polisin sert müdahalesinden sonra oturma eylemlerine ara vermiş olmaları.
    Bundan 10 yıl sonra yeniden başlamışlardı eylemlerine. Bu 10 yıllık sürede Galatasaray Lisesi’nin önünde bir araya gelmeseler de aramaktan hiç vazgeçmemişlerdi.
    Sevdikleri unutulmasın diye…
    Sonra Hayrettin Eren’in kardeşi 21 Kasım 1980’de gözaltında kaybedilen abisini anlatıyor. 85 yaşındaki annesinin gelemediğini söylüyor bir özür gibi. “Buradan çok uzakta değil, Gayrettepe’de gözaltındaydı,” diyor. “Gözaltına alındığı gün de, önceki günler gibi mücadele ediyordu,” diyor.
    Elindeki vesikalık fotoğrafta, Hayrettin Eren, yaşı 1980’de neyse, o.
    21 Mart 1995’te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak Zazaca konuşmaya başlıyor sonra. Sessizce dinliyor kalabalık.
    Sonra başka birisi mikrofonu eline alıyor. Herkesin bildiği adıyla, “Emine Ana”nın sözlerini Türkçeye çeviriyor. “Burada oturan herkes kardeştir,” demiş Emine Ana. “Ülkenin her yerinde mezarlarımız var. Biz burada oturmaya devam edeceğiz, sizinle birlikte.”
    Emine Ana, “Sevdiklerimiz unutulmasın diye buradayız” demiş.
    Hasan Ocak
    “Baba Kemalettin Eren’in ömrü oğlunun akıbetini öğrenmeye yetmedi. 24 Ocak 2012 tarihinde bir mezar taşına sahip olamadan, son nefesini ‘Hayrettin’i aramaktan vazgeçmeyin,’ diyerek verdi.”
    Vesikalık fotoğraflar arasından bir başka ses 400. haftanın son konuşmasını yapıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’un açıklaması bu.
    Okuyan tanıdık bir ses. Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak. “400 haftadır devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınarak kaybedilen sevdiklerimiz unutulmasın diye buradayız,” diyerek başlıyor söze… Hayrettin Eren’den bahsediyor açıklamanın sonuna doğru.
    Bugün burada olamayan 85 yaşındaki annesi Elmas Eren’in bundan neredeyse iki yıl önceki cümlesini taşıyor meydana. Eren’in Şubat 2011’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede söylediklerini aktarıyor: “Senden oğlumun mezarını istiyorum. Tek bir kemiğine bile razıyım.”
    Sonra Eren’in babasını anlatıyor Ocak: “Baba Kemalettin Eren’in ömrü oğlunun akıbetini öğrenmeye yetmedi. 24 Ocak 2012 tarihinde bir mezar taşına sahip olamadan, son nefesini ‘Hayrettin’i aramaktan vazgeçmeyin,’ diyerek verdi.”
    Mahide Ocak kayıplar bulunmadan ve failler yargılanmadan mücadele etmeye devam edeceklerini söylüyor. “Asla vazgeçmeyeceğiz, asla affetmeyeceğiz,” diye bitiriyor sozlerini.
    O bu sözlerini söylediklerinde vesikalık fotoğraflar, gazeteciler, kalabalık bir anlığına donuyor sanki. Gazeteci arkadaşlar fotoğraf çekmekten vazgeçiyor, kımıldananlar duruyor.
    Eylem bitiyor. Herkes yakasındaki kırmızı karanfille İstiklal Caddesi’nin diğer yüzüne karışıyor.
    Cumartesi Anneleri’nin eylemlerine ilham veren başka kayıpları; Arjantin’i, Plaza Del Mayo annelerinin 30 yıl süren mücadelelerini hatırlıyorum. Bir mezar taşı kaç hafta, kaç yıl, kaç anne eder, diye sorarak yürüyorum.

  1. 25 تشرینی دووه‌م 2012 له‌ 00:28
  2. 25 تشرینی دووه‌م 2012 له‌ 10:27

لێدوانێک بنووسە